ÇÖTLER LİLER DERNEGİ KURULDU. TÜM İSTANBUL ,ANKARA VE DİGER ŞEHİRLERİMİZDEKİ HEMŞERİLERİMİZDEN İLGİ VE ALAKALARI BEKLENMEKTEDİR.DERNEK BAŞKANI DURSUN AKÇAYAR CEP TEL:0537 350 12 93
   
  MUSTAFA YILDIZ
  YAHUDA NIN GÜCÜ
 

 YAHUDA BU GÜCÜ NEREDEN ALIYOR?
21 Ekim 2007 sabahı acı bir haberle uyandık; teröristler bir taburumuza saldırmıştı. Irak’tan geldiler ve Irak’a kaçtılar. Biz gitmedik peşlerinden, gidemedik.
Dağlıca’da Mehmetçiğe yapılan saldırı incitti bizi, gururumuzu kırdı. PKK değildi, ABD değildi bu saldırının arkasındaki, bir Yahuda operasyonuydu ama göremedik. Mehmetçikle kahramanlık, Mehmetçikle ulusu arasındaki bağları kırmak istiyorlardı, onun için yapıldı bu saldırı, anlayamadık.
 
Yahudanın hain eli Mehmetçiğe Dağlıca’da uzanmıştı. Sekiz Mehmetçik sözde esir edilmiş, Türk ulusu ile esaret, Mehmetçikle korkaklık kavramları yan yana getirilmişti, kavrayamadık.
Yahuda Gücü’nü arkasına alan medya bu olayı aylarca gündeminden düşürmedi. İhanet ile Mehmetçik yan yana anılmaya başladı, ta ki Genel Kurmay’ın müdahalesine kadar: Son günlerde basın ve yayın organlarında:
"21 Ekim 2007 tarihli Dağlıca saldırısı sonrası gelişen olaylar hakkında çok sayıda haber ve yorum yer almakta ve yoğun bir tartışma ortamı yaratılmış bulunmaktadır. Bu ve benzer olayları kullanarak Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmayı, onun terörle mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerine sahip çıkmadaki kararlılığını aşındırmayı düşünenlerin çabaları beyhudedir. Saygı ile duyurulur.’’
Aslında bu operasyonlar ilk olarak 4 Temmuz 2003’de başladı. Irak’ın Süleymaniyesinde Amerikalı askerler, Özel Kuvvetler Komutanlığına mensup 11 Mehmetçiği gözaltına aldı. Barzani peşmergelerinin gözetiminde başlarına çuval geçirildi.
Yer gök delinir sanmıştık ama olmadı, ne yer sarsıldı ne de gök. ABD’ye nota verin, diye haykıran seslere Başbakan, bu müzik notası değil, diyecek kadar milli duygularımıza uzaktı, acımızı yüreğimize gömdük.
Ardından, Genel Kurmay eski Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök tarafından,‘’yolsuzluk’’ adı altında soruşturmalar başlattı. Yüzlerce Mehmetçiğin ifadeleri alındı. Yargılandılar. Çoğu beraat etti ama askeri gücümüzün temeli olan disiplin zaafa uğratılmıştı, farkına varamadık.
Durmak bilmedi bu operasyonlar; Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral İlhami Erdil basına açık bir yargılama sonucu mahkûm edilerek cezaevine konuldu. İşbirlikçi medya tarafından bu olayı kamuoyuna ‘’Ordu-Yolsuzluk-Esaret-Korkaklık’’ temaları şeklinde yansıttı ama biz gerçeği göremedik. Vurulan Mehmetçik’ti, vurulan Türk milletinin onuruydu, gururuydu, farkında olamadık.
Bugünün dünden farkı yok inanın, değişen bir şey yok. Her yanımız tehdit altında, hepimiz görüyoruz ama müdahale edenimiz yok, sesini çıkaranın boynunu vuruyorlar sanki!
Aslında 12 Nisan aslında bir dönüm noktası olmuştu bizim için. Genel Kurmay Başkanımız bekamıza yönelik yakın ve ağır tehditleri bir bir sıralamıştı:
“Bugün PKK'yı Kuzey Irak'tan, Kuzey Irak'ı Irak'ın bütününden ayrı düşünerek çözümler üretemezsiniz, hepsi birbiriyle organik ilişki içinde. Şu soruyu bana sorabilirsiniz: 'Peki Kuzey Irak'a bir operasyon yapılmalı mı?' Yapılmalı. Olayın iki boyutu var. Birincisi sadece asker olarak baktığım zaman, evet yapılmalı. Fayda sağlar mı? Evet, sağlar. Olayın ikinci boyutu, siyasi olaydır. Bir hudut ötesi operasyon yapılması için bir siyasi kararın ortaya çıkması lazım. TSK, yasal zeminde görev verildiğinde bu operasyonları yapma gücüne fazlasıyla sahiptir.’’
Tehdit Irak’taydı. Yakındı. yanı başımızdaydı. Tehdit, PKK’yı aşmış, bekamıza yönelmişti artık. TBMM’ne, hükümete, siyasilere bu tehdidi duyuran Genel Kurmay Başkanı idi, geçmişin genç bir binbaşı değil. O temiz saflığımızla gene bekledik. Bekledik ki, yer sarsılsın, gök sarsılsın, hesap sorulsun!
Ama olmadı, sarsılan biz olduk, sarsılan gururumuz ve onurumuz oldu. Aldırmadılar endişelerimize, çocuklarımızın geleceğinden duyduğumuz kaygılarımıza aldırmadılar.
Medya bu olayı olası seçimler ardına gizledi, ‘’özde ve sözde’’ deyişi ardına gizledi, biz göremedik. Hükümet de üstüne almadı hiç. Sanki güllük ve gülistanlıktı ülkemiz, karakolumuz, Mehmedimiz güvendeydi.
Aslında bu oyunu bize 15 yıl önce de oynamışlardı bize. Irak’a harekât yapalım, diyen o zamanların genç binbaşısını, tehdit Irak kuzeyinde, diyen binbaşısını dinlememiş üstelik gülüp geçmişlerdi bugünkü zihniyetin artçıları. Onların güldü, biz 74 şehit verdik! Onlar güldü ama biz ağladık!
Bugünün dünden farkı yok artık. Tehdit açık, tehdit yakın, tehdit ağır. Ama gene kimse üzerine almıyor, aldırış etmiyor, sanki bu vatan onların değil, sanki bu şehit vatan şehidi değil!
Belki de gülüyorlar halimize tıpkı15 yıl önceki gibi.  Ama böyle gidersek eğer, gene ağlayan biz olacağız onlar değil! Şırnak’ta pusu; 13 şehit! Köye baskın; 14 şehit! Dağlıca’ya baskın; 12 şehit! Siyasi otorite yüzünden gecikmiş bir harekâtta 27 şehit! Tıpkı dün gibi…
 
Kim düşürüyor bizi bu hallere kim, aklınıza gelmiyor mu bu soruyu sormak?
 
Şimdi harekât yaptırıyorlar Mehmetçiğe hem de Amerikan ve Yahuda istihbaratıyla, yalan bunlar, bir oyun bu! Dağdakileri zorluyorlar Barzani’ye gitsin diye, PKK’nın yeni lideri Barzani artık! Dağdaysanız terörist, yerdeyseniz peşmergesiniz artık, hem de Barzani’nin himayesinde!
Bakın İmralı’da yatan bölücü başının kardeşine, düğün yapıyormuş düğün! Bir zamanların terörist başı şimdi peşmerge damadı oldu, Yahuda medyası böyle anlatıyor bize!
ABD istihbaratı paylaşacakmış, PKK müşterek düşmanmış, Başbakan’ın terörle mücadele kararlılığı sürecekmiş, yalan tüm bunlar yalan!
Bakın bir hava harekâtlarına, haritayı elinize alın ve de yakından bakın, uçaklarımız nereyi bombalıyor: Hakurk ve Basyan!
Neresi bunlar? Biri Şemdinli’nin hemen güneyi, diğeri de hemen batısı!
Yani teröristler bize bir nefes kadar yakın ve üstelik kaçanı da yok, kimden cesaret alıyor bunlar?
12 Nisan’dan beri bunları buraya yerleştiren kim, destek veren kim? Bunlara cüret veren kim cüret, Türk milletine kafa tutmak cüretini?
Sizce tüm bunların anlamı nedir?
Artık bizim için hakikat şudur; ABD Irak’ı işgal etmiş ve parçalamıştır. Kuzeyde Kürt devleti kurulmuş ve Büyük Kürdistan’ın temelleri atılmıştır.
Ayrılıkçı güçlerin yeni lideri Barzani’dir. İsrail bu projeye destek vermektedir.
PKK’nın yerini toplumsal olaylar alacak, demokrasi adına insan hakları adına PKK milisleri çaresiz halkımız meydanlara dökecek, adına ifade özgürlüğü diyecek!
Bakın ABD’li generale, ne diyor; PKK ile masaya oturun!
Kim bunlar?
Bizi ihanet projesine ortak etmeye çalışan kim?
Kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışan kim?
Birliğimizi bütünlüğümüzü bozmaya çalışıyorlar!
Bu proje Türk varlığına, Türk milletine ihanet olduğunu kimse görmüyor mu, kimse anlamıyor mu? Hain dediklerimiz kim? Bu projeye destek veren kim? Vatana ihanet eden kim? İşte hakikat budur!
Vakit geç değil, aklımızı başımıza alıp hakikatleri bir görürsek, Irak kuzeyinde kurulan Barzani Yahudi Kürt devletinin bizim için bir sonun başlangıcı olacağını anlayacağız.
İhanete göz yummak demokrasi değil, insan hakkı değil, anlayacağız bunu ama kimse görmek istemiyor.
Böyle bir devletin Yahudi-Kürt devleti olacağından da kimse söz etmek istemiyor. Elimizde bir Türk Cumhuriyeti kaldı 1923’lerin. Onu da savunmakta zorlanıyoruz bugün. Böyle gidersek eğer bir gün o da kalmayacak!
Bugünün dünden farkı yok değil, elbet var. Düşman artık topla tüfekle saldırmıyor, ekonomik yönden işgal ediyor, yönetimi ele alıyor, Yahuda’nın bir operasyonu bu.
Bugünün son Osmanlı döneminden farkı yok değil, elbet var. Kurtuluş savaşındaki gücümüzü oluşturan Türk Ulusu kimliğimize saldırıyorlar şimdi. Mehmetçiğe saldırıyorlar milli gücümüzü yok edebilmek için. Yahuda’nın işi bu!
Bugün farklı artık dünden, düşmanımızı bugün tanımak daha zor çünkü içimizde, kimin Yahuda olduğu belli değil.
Büyük Orta Doğu Projesinin ardında İsrail var. İsrail’in yürüttüğü bir savaştır bu; iki bin yıllık bir rüyanın günümüz tarihine atılmış ilk adımı, var ya da yok olmak arasında geçen bir ölüm kalım savaşı.
Bu toprakları Yahuda’ya altın tepsi içinde mi sunacağız? Kimse bilmiyor mu; gün gelecek ABD gidecek bu diyarlardan, geriye Yahuda Gücü ve AB siyaseti kalacak, bir de biz.
Karar veriniz o zaman, mademki tetiği ilk çeken kazanıyor bu devir de, tetiği kim ilk çekecek, son harekât için bir adım ileri kim atacak?
Irak’ın işgali bizim için önemlidir, hükümet ses çıkarmasa da siz bilmek zorundasınız.
Yahuda’nın Filistin ve Kudüs’ü işgali önemlidir, Tayyip Bey hiç sesini çıkarmasa da siz bilmelisiniz.
Barzani’nin Musul ve Kerkük’ü işgali de önemlidir, hiç sözü edilmese de. Barzani’nin kuzey Irak’ta Kürt devleti kurması da, Kıbrıs’taki Rumların AB üyesi bir devlet olması da, KKTC de, Hazar etrafındaki Türk devletleri de bizim için önemlidir.
Hayati konular bunlar bizim için, geleceğimiz için, bekamız için hem de çok önemli konular, susmakla tehdit yok olmuyor, bilmelisiniz artık.
Bizi yönetenler kayıtsız. Tehditler ülkemizi sarıyor dört bir yandan, titreyen yok, hesap veren yok, soran yok.
Farklı bir oyun oynanıyor bize, eskisi gibi değil. Bu oyun bitmez, bitmeyecek, yüzyıllar sürecek. Yüzyılın projesinde bu oyunu bozacak tek güç var Ortadoğu’da, o da; biziz, biz yani Türk Ulusu ve Türk ordusu, başkası yok!
Tehdit açık ve yakın, kör gözler bile görür oldu artık. Eğer ki bir adım ileri atmaz isek, tarih tekerrür edecek ve Türk varlığını yok etmek isteyen Haçlı zihniyeti bin yıllık emelini gerçekleştirmek için bir adım daha ileri atacaktır.
Şimdi karar zamanı; ya elimizdeki topraklara sahip çıkacağız ya da bu toprakların yavaş yavaş elimizden çıktığını göreceğiz.
Bu yok oluşu görmek istemiyorsak eğer, hala ayakta duran milli güçlerimizle karşı harekete geçeceğiz.
Gelecekte çocuklarımıza güçlü ve güvenli bir ülke bırakmak istiyorsak eğer bir adım ileri atacağız, tetiği ilk biz çekeceğiz son bir harekât için…
Bu kitabı, geçmişin tarihini tekrar etmek için size yazmadım. Günümüz Türkiyesinde yok edilmek istenen iki hedef vardır; biri Türk varlığı, diğeri ise Türk ordusudur yani Mehmetçik.
Mehmetçik bizim ülkemizde hem Türk milletinin hem de Türk ordusunun sembolüdür. Bu sembol Türk’ün varlığını ve gücünü temsil eder.
Mehmetçiğe atılan her kurşun Türk’ün varlığına atılmış demektir. Vurulan asker değil Türk milletinin yüreği olacaktır. Bu yürek bunca hain kurşuna dayanamaz, bunca hainliği bu yürek taşımaz!
Yüreğimizdeki yaralara derman olur umuduyla yazdım bu kitabı.
Sizlere Mehmetçiği anlattım, kahramanlığını, cesaretini, bile bile ölüme gidişini Türk ulusu için, Türk yurdu için, Türk’ün ilelebet varlığı için.
Bir avuç isimsiz kahramanın İran’daki PKK inlerini nasıl vurduğunu anlattım, onlarla gurur duymanız için. Buna ihtiyacımız var, Mehmetçiğin kahramanlık destanlarını duymaya her zamankinden çok ihtiyacımız var, geleceğe umutla bakabilmemiz için.
Son günlerde moda olan ‘’ anlık istihbarat, müşterek düşman’’ oyununun ardındaki gerçekleri anlattım. Bunun bir Yahuda oyunu olduğunu gözler önüne sermek istedim. Henüz vakit varken harekete geçmemiz gerektiğini, Türk ulusunun ve yurdunun bekası için bunun şart olduğunu anlattım.
Bu satırlarla sizlere seslenmek gücünü de tarihimizden aldım, başkasından değil. Önemli olan yaşamaktır ama şerefli, onurlu ve de bağımsız olarak yaşamak, çocuklarımızın yarınlarından endişe duymadan yaşamak!
Mustafa Kemal’in Büyük Nutku’nun ilk satırlarını bir hatırlayınız:
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun istiklâlden yoksun millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemez.
Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.
Hâlbuki Türk'ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür.
Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!
 
Esir olmak istemiyorsak eğer bir adım ileri atacağız, vakit henüz geç değil…
Bilgi: Son Harekat Kod Adı Yahuda isimli kitaptan bir alıntı.
 
 
YAHUDA'NIN GÜCÜ 
 
www.fikrimyok.com web sitesinde bir okur,
SON HAREKAT KOD ADI YAHUDA
isimli kitap için aşağıdaki sözleri yazdı:
"(kızgın @ 11.03.2008, 15:05)
Okunması gereken bir kitap olduğu belli.
Ama maalesef insanlara ulaşamayacak bu kitap.
Çünkü medya da bu operasyonların önemli bir figürü.
Çöküş gitgide yaklaşıyor. Saatimiz 9'u 5 geçeyi gösteriyor hala.
Sokağa çıkmanın vakti geldi.
Ama kimin arkasından? Teşekkürler Komutan."
 
 
Bu kitabın insanlara ulaşamayacağını söylediği zaman inanmamıştım ama haklıymış çünkü kitabın başına gelenler şunlar:

1. Vatan gazetesi kitapla ilgili röportaj yaptı ama yayından kaldırdı.
2. ATV TV canlı yayında kitabın tanıtımını kesti.
3. Haber Türk üç saatlik canlı yayını ilk yirminci dakikada kesti.
4. Büyük kitap mağazaları kitabı raflarından kaldırdı.
5. Hiçbir gazete ve Tv kitap hakkında yorum yapmadı.
6. d&r mağazası Ankara'nın, birinci gün kitabı ORTA ALANA VE YENİ ÇIKANLAR bölümüne koydu, ikinci gün ÇOK SATANLAR rafına yerleştirdi ve üçüncü gün GENEL KATEGORİDEKİ RAFLARDA bile bulmak şansını yakalayamadım.
7. ART VE ULUSAL KANAL hariç TV kanalları bizi ambargoya aldı.
8. Kitap şu an hayalet kitaba döndü sanki yazılmamış gibi.

İŞTE BU YAHUDA'NIN GÜCÜ, ŞİMDİ DAHA İYİ BUNU HİSSEDİYORSUNUZ!

MUTLUYUM ÇÜNKÜ; KARŞIMIZDAKİ HEDEFİN YAHUDA OLDUĞUNU SEZMİŞ VE YAZMIŞTIM.

MUTSUZUM ÇÜNKÜ; ŞİMDİLİK BU DEVİRDE, BU DEVRANDA, BU SİYASETTE, BU YÖNETENLERLE YAHUDA BİZDEN GÜÇLÜ GİBİ GÖRÜNÜYOR AMA BUNUN YARINI DA VAR, HESAP GÜNÜ VAR, ONA İNANIYORUM VE BU İNANÇLA YAŞIYORUM.

PEKİ, BU YAHUDA BU GÜCÜ NERDEN BULDU?

Tarihimiz sayısız savaşlarla doludur. Biz bu savaşlardan başkaldırıp ne memleketi imar edebilmişiz, ne de kendimiz refaha kavuşmuşuzdur. Bunun sebebi, bizim suçumuz da olduğu kadar düşmanlarımızdadır da. Çünkü başta Moskoflar olmak üzere düşmanlarımız hep şöyle düşünürlerdi :
- Türklere rahat vermemeli ki, başka sahalarda ilerleyemesinler...

Bunun için de sık sık başımıza belalar çıkarırlar, savaşlar açarlar, Balkan milletlerini istiklal diye kışkırtırlardı.
Biz böyle durmadan savaşırken de o zamanlar askere alınmayan gayri Müslimler durmadan zenginleşirlerdi.
Onların neden zengin, bizim neden fakir kaldığımızı bir köylü, Atatürk'e verdiği kısa bir cevap ile gayet veciz olarak izah etmiştir.

Atatürk, Mersin'e yaptığı seyahatlerden birinde, şehirde gördüğü büyük binaları işaret ederek sormuş :

- Bu köşk kimin?
- kirkor'un...
- ya şu koca bina ?
- Yargo'nun
- ya şu?
- Salomon'un...

Atatürk biraz sinirlenerek sormuş :
- Onlar bu binaları yaparken ya siz nerede idiniz?

Toplananların arkalarından bir köylünün sesi duyulur :
- Biz mi nerede idik ?
Biz Yemen'de, Tuna boylarında, Balkanlarda Arnavutluk dağlarında, Kafkaslarda, Çanakkale'de, Sakarya'da savaşıyorduk paşam...

Atatürk bu hatırasını naklederken :
- hayatımda cevap veremediğim yegane insan bu ak sakallı ihtiyar olmuştur, der dururdu...


Köymen, Hulusi; Atatürk’ü anmak kitabından, s. 260
 

 
  Bugün 3 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!

 
 
ÇÖTLER LİLER DERNEGİ KURULDU. TÜM İSTANBUL ,ANKARA VE DİGER ŞEHİRLERİMİZDEKİ HEMŞERİLERİMİZDEN İLGİ VE ALAKALARI BEKLENMEKTEDİR.DERNEK BAŞKANI DURSUN AKÇAYAR CEP TEL:0537 350 12 93
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol